Altın Portakal Ödüllü İletişim Fakültesi Mezunumuz Abdulhalim EREZ: Bir şeyler yapma isteğimizi kaybetmediğimiz sürece başarılı olacağımıza inanıyorum. Ayrıca sosyal çevremizin üretim sürecinde çok büyük payı olduğunu düşünüyorum. Bu anlamda öğrenci arkadaşlar arasında ekip kurmak ve sadece ders kapsamında değil, kendimizi geliştirecek biçimde farklı türlerde filmler üretmeye çalışmak önemlidir.
Altın Portakal Film Festivaline katılma sürecinden bahsedebilir misiniz? Festivale katılma süreciniz nasıl gerçekleşti?
İlk kez yaşadığım bir deneyimdi, başvuru sürecindeki keyif ve heyecan da benim için çok değerliydi. Danışman hocam Öğr. Gör. Dr. Elif Taşdemir Şanlı başta olmak üzere bölüm başkanımız Doç. Dr. Hakan Aytekin bu süreçte beni destekleyip yol gösterdiler.
Filminizi yaparken karşılaştığınız, zorluklar nelerdir anlatabilir misiniz?
Kısa film çekmek kısıtlı bir sürede derdimi vurucu bir şekilde anlatmamı gerektirdiği için zorlayıcı bir süreçti. Biçim ve içerik uyumunu kısıtlı bir sürede yakalamak önemli ve zor noktaydı ancak bunu başardığımı anladığımda gelen tatmin duygusu ve derdimi anlatabilmenin verdiği keyif de bambaşkaydı.
Yakın zamanda başka bir projeniz var mı? Yeni projeler için çalışıyor musunuz?
‘’Sistem’’ ekibiyle beraber de bireysel de üzerine çalışmalar yaptığım projeler var. Açıkçası bu ödül çalışma azmimi ve yeni projeler üretme konusunda beni kamçıladı. Ödül töreninde de söylediğim gibi bu bizim ilk ödülümüz ama sonuncusu olmayacak diye umuyoruz ve bu doğrultuda en iyisini yapmak için çalışıyoruz. Çalışmaya devam edeceğiz. Üretim “sahne tozu yutmak” deyiminde olduğu gibi insanı her zaman cezbediyor ve üretim heyecanını canlı tutuyor.
İlham aldığınız bir yönetmen var mı? Hangi özelliği ile sizin için ilham kaynağı?
Bir sistemin iç dünyasını anlatmaya çalıştığım bu projede görsel dil olarak soğuk bir atmosfer yaratmaya çalıştım. Sistemin düzenini anlatmak adına sinematografik açıdan kompozisyonları kullanmaya özen gösterdim. Wes Anderson ve David Fincher gibi yönetmenlerin sinema dilini yıllardır hayranlıkla takip ediyordum. Onlardan ilham aldım diyebilirim.
Altın Portakal Film Festivaline katıldınız ve hafta boyunca filminizin gösterimi oldu, atölyeler katıldınız ve sinema sektörünün birçok ünlü ismiyle tanışma ve sohbet etme fırsatı buldunuz. Festival sizin için nasıl geçti anlatabilir misiniz?
Ödül töreninde adımın söylendiği o an birçok şey hissederek yerimden kalkıp sahneye doğru ilerledim ve tabii ki heyecanlıydım. Önceden tanıştığım ve sohbet etme şansı bulduğum sevgili Mehmet Özgür sahneye çıkarken bana elini uzattı ve heyecanımı paylaştı. O an bana destek vermesi benim için çok mutluluk verici ve motive ediciydi. Kendi filmimin gösteriminde seyirci ile söyleşebilmek ve onların görüşlerini almak çok heyecan verici oldu. Ayrıca bu kadar büyük bir organizasyona sadece katılmak değil aynı zamanda Festivalin içerik üreticisi olmak ve ödül almak gurur kaynağı oldu. Ekibimizle birlikte güzel iş yapmış olmanın farkına daha çok vardık.
Ödül aldığınız sırada hissettiklerinizi bizimle paylaşabilir misiniz?
Orası, birden çok duygunun beraber yaşandığı bir yer. Heyecan, gurur, stres, mutluluk. Emeğimizin karşılığını alabilmek çok mutluluk ve gurur vericiydi, bu gururla beraber üzerimde ciddi bir baskı oluştu. Bu baskı olumsuz bir etki değil aksine bende daha iyisini yapma arzusu oluşturdu ve içimde kaybolmaya yüz tutmuş bazı hayallerimi bulmama yardımcı oldu.
Filminizi yaparken en beğendiğin aşama hangisi oldu?
Filmde kurduğum atmosfer, kullandığım metaforlar ile izleyiciyle iletişim kurmayı hedefledim. Bireysel bir sorunu ele almak yerine herkesin derdi olan bir noktaya dokunma fikri beni mutlu etti. Filmin fikir aşaması beni en çok heyecanlandıran süreçti.
Filmde yer alan sahnelerden en beğendiğiniz sahneler neler oldu?
Ana karakterin deneme sınav kitapçığını yediği sahne metaforik olarak değeri yüksek bir sahneydi ve ilk gösterimde herkesle beraber izlediğimde anladım ki izleyici de benimle aynı hisleri paylaştı. Film için sınav sahnesiyle sistem benzeşmesinin müzik ile uyumu ve dramatik yapıya katkısını kendi adıma değerli buluyorum.
Filminizin konusunu nasıl seçtiniz?
Üniversite sınavına hazırlandığım dönemde okuduğum lisedeki tarih hocam Mustafa Şahin’in bana yaptığı konuşmadan esinlenerek bir senaryo yazmak istedim. Bu konu eğitim hayatımızla, sınav sistemiyle ve bu sistemin yanlışlığı, eksiklikleri gibi durumları kapsıyordu. Bana Pink Floyd’un Another Brick In The Wall şarkısının klibini izlemem gerektiğini söyledi. Bana bir perde araladı ve ben de bu yolu devam ettirdim. Bu projeyi seçme sebebim o dönemde sadece benim değil aslında birçok arkadaşımın, Türkiye’deki birçok öğrencinin hatta dünyadaki öğrencilerin de ortak sıkıntısı olduğunu fark edip bu derdi sadece bizim değil başkalarının da dert etmesi gerektiğini düşünerek böyle bir proje yaptım.
Sizin gibi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü öğrencilerine neler tavsiye edersiniz?
Denemekten korkmamamız gerektiğini düşünüyorum. Deneyim kazanmadan daha iyi olamayız. Bir şeyler yapma isteğimizi kaybetmediğimiz sürece başarılı olacağımıza inanıyorum. Ayrıca sosyal çevremizin üretim sürecinde çok büyük payı olduğunu düşünüyorum. Bu anlamda öğrenci arkadaşlar arasında ekip kurmak ve sadece ders kapsamında değil, kendimizi geliştirecek biçimde farklı türlerde filmler üretmeye çalışmak önemlidir.
Muhabir: Beste ŞENSOY



