2025 Üniversite Birincisi RTS Mezunu Nevzat Doğan: “Öğrenmenin yaşı olmaz”

Hayat boyu öğrenmeye inanan, sağlık sektöründeki uzun yıllara dayanan profesyonel kariyerinin ardından ikinci üniversite yolculuğuna çıkan Nevzat Doğan, Maltepe Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü’nü birinci olduğu gibi, Üniversite birincisi olarak da büyük bir başarıya imza attı. Hem akademik başarısı hem de örnek duruşuyla üniversitemize ilham veren Doğan ile ikinci üniversite serüvenini, yaşadığı deneyimleri ve gelecek hedeflerini konuştuk.

Kendinizi tanıtabilir misiniz, Nevzat Doğan kimdir?

Gümüşhane’nin Bahçecik köyünde doğdum. İlk ve orta eğitimimi çocukluğum ve gençliğimin geçtiği İzmit’te yaptım. Hacettepe Tıp Fakültesini bitirip Hamidiye Etfal Hastanesi’nde çocuk hastalıkları uzmanlığını tamamladım. Uzman hekim ve hastane yöneticisi olarak devlet ve özel sektörde çalıştım. Sağlık alanında çok ortaklı şirketler kurdum, yönettim. Halen Medar Hastaneleri yönetim kurulu üyesiyim. Gerek tıp eğitimim süresince gerekse hekimlik yaptığım dönemde fotoğraf, resim, sinema gibi sanatlara ilgi duydum.

İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü tercih sürecinizi ve Maltepe Üniversitesi ile yollarınız kesişme yolculuğunuzu anlatabilir misiniz?

Radyo, Sinema, Televizyon bölümünün içeriğini incelediğimde ilgimi çeken birçok eğitimin verildiğini gördüm ve bu alanda eğitim almaya karar verdim. Okul tercihlerinde birçok üniversitenin ilgili bölümüne girebilecek puanım olduğu halde Maltepe Üniversitesi’ni tercih ettim. Okul tanıtımında tanıştığımız Dr. Öğr. Üyesi Gülçin Çakıcı Öztürk hocamın beni ikna etmesi, kampüsün güzelliği ve evime olan yakınlığı bu kararı vermemde etkili oldu.

İkinci üniversitenizdeki eğitim öncesi Nevzat Doğan’ın düşünceleri ile bölümdeki ve mezuniyet aşamasındaki Nevzat Doğan neler düşündü, hangi endişeleri vardı, neler kazandı?

İkinci üniversite okuma düşüncemi söylediğimde çevremdekiler ‘bu yaştan sonra ne gerek var’, ‘üniversite sınavını nasıl kazanacaksın?’ demişlerdi. Ben de onlara ‘öğrenmenin yaşı olur mu, çalışırım ve sınavı kazanırım’ dedim. Bir ay youtube’dan sınav için hazırlanmış videolar izledim, deneme testleri yaptım ve sonunda neredeyse tüm Radyo Televizyon bölümlerine girecek bir puan tutturdum. İlk başta gençlerle aramda yaş farkı nedeniyle kaygılarım vardı ancak kısa sürede sınıf arkadaşlarımın ve hocalarımın desteğiyle uyum sağladım. Onların ‘Nevzat abisi’ oldum, hem akademik hem sosyal anlamda çok şey kazandım.

Eğitiminiz süresince sizi en çok zorlayan proje veya dönem neydi? Bu süreçten nasıl çıktınız, neler öğrendiniz?

Eğitim süresince aslına bakacak olursak zorlandığım pek ders olmadı. Tabii ki bitirme projesi türü çalışmalarda fazlasıyla zaman ayırdım ve emek harcadım. Ama diğer derslerimin de her birini her zaman ciddiye aldım genellikle orta yerde bir yerde oturuyordum. Sınıfta mutlaka defter kalemim vardı ve hocanın hemen her dediğini not tutmaya çalışıyordum. Bazen espri yapsa onu da not ediyordum. Dersi derste öğrenmeye çalışıyordum. Hani illa bir ders söyleyecek olursam bilişim teknolojileri dersi ilk sene açıkçası biraz zorladı. Bir de kurgu dersi özellikle program kullanmayı gerektiren konular bizim gibi tabii ki dijital göçmen olan bir nesil için diğer teorik konulara göre biraz daha zorlayıcıydı.

RTS bölümünün tüm öğrenilen bilgilerin harmanlandığı ve filmografyanıza en önemli katkı olan dersiniz Bitirme Projesi. Sizin iki dönemde de yaptığınız Bitirme projeniz hakkında bilgi verir misiniz? Süreç nasıl geçti?

Bitirme projem bir belgeseldi ve şapka üzerine. Adı “Binbir Şapka” idi. Dönem öncesi yaz tatilinde proje hazırlıklarına başladım, aslında filmin ana kurgusunu daha dönem başlamadan kafamda oluşturmuştum. Dolayısıyla çekim süreci daha kolay geçti beş şehirde çektim. İstanbul, Kocaeli, Kastamonu, Diyarbakır ve Antalya’da benim için çok keyifli eğlenceliydi. Birçoğunu da kendi aldığım kamerayla kendim çektim.

Şapka belgeseli zannediyorum incelendiğinde görülecek, dijital medya üzerinde bu kapsamda bir belgesel yok bir iki, tane küçük dar alandaki belgeseller dışında pek de belgesel yok. Ben şapkaya farklı bakış açılarından kamera tuttum. Benim için çok eğitici keyifli ve anıları olan bir film oldu.

İkinci dönemdeki filmim bir kurmacaydı. Çocukluk travma mı senaryoya dönüştürdüm ve bunu çektim, sınıf arkadaşlarımın desteğini gördüm. Gerek çekim gerek kurgu gerek renk düzenlemesi safhalarında. O film de benim yıllarca içimde kalan ve unutamadığım bir çocukluk hikâyesi niteliğini taşıyor.

Bu belgesele de şubat tatili içerisinde başladım. Senaryosunu bitirdim, dosyasını hazırladım ve dönem başladığında aslında benim film dosyam hazırdı diyebilirim

Genelde hem sınavlara hem de projelerimi vakti bulduğum an başlıyordum. Çünkü zaman sonlara doğru sıkıştığında eksikleriniz daha fazla oluyor. Zaman yönetimini mümkün olduğu kadar olması gerektiği gibi yapmaya çalıştım.

Staj deneyiminiz size neler kattı? Teorik bilginin pratikle buluştuğu o anı anlatır mısınız?

Stajlar gerçekten layıkıyla yapıldığında çok faydalı süreçler. Ben bir özel ajansta stajımı yaptım ve orada bir ajansın nasıl çalıştığını, kimlerin ne yaptığını öğrendim. Tabii ki biz okulda birçok alanda eğitimler alıyoruz ama uygulamada olaylar nasıl akıyor, nasıl çalışılıyor onları gözleme imkânı buldum. Benim için önemli ve katkı sağlayıcıydı.

Geriye dönüp baktığınızda, bu fakültede kendinizi en çok geliştirdiğiniz alan veya beceri neydi? Bunu nasıl kazandınız?

Nereye baktığımda Maltepe Üniversitesi iletişim fakültesi Sinema televizyon bölümünde açıkçası aldığım her derste çok şey öğrendim diyebilirim. Birçok yaşam deneyimi ve buna bağlı olarak alaylı olarak öğrendiğim birçok bilginin mektepli olarak karşılığını buldum.  Onları daha derinleştirme imkânı oldu. Sosyoloji, düşünce tarihi, sosyal psikoloji, reklam pazarlama teknikleri. Tabii ki bölümün kendi teknik dersleri. Senaryo, fotoğraf teknikleri, kurgu, ses, televizyon, radyo, dünya sineması, Türk sineması gibi müthiş dersler aldım. Her biri benim için çok zevkli ve öğreticiydi. Benim bakış açılarıma kat ve kat farklı bakış acıları sağladı. Bu dersleri ben sonuç olarak radyo sinema televizyon bölümünün gerçekten ikinci bir fakülte olarak tam da okunacak bir fakülte olduğunu düşünüyorum, bölüm olduğunu düşünüyorum ve çevreme de tavsiye ediyorum. Aslında genç arkadaşlarım belki okurken bunun farkında değiller ama bu bölüm onlara hayat boyu gerekecek hangi alanda çalışırsa çalışsın hayat boyu gerekecek çok değerli bilgiler, katkılar sağladığını düşünüyorum

Maltepe Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde edindiğiniz eğitimin sektörel karşılığı olduğunu düşünüyor musunuz? Mezuniyet sonrası sizi nasıl hazırladı?

Fakülteye başlarken de bir film ve reklam ajansı kurma düşüncem vardı. Bunu bir ticari kazançtan ziyade bu alanda çalışma üretme keyfini yaşama düşüncesiydi. Şu anda da bunlarla ilgili bir şirket kurdum, ajans kurdum ve şu sıralarda da projeler geliştirmeye çalışıyorum. Benim için özellikle sağlık sektöründen sonra çok farklı bir alan olsa da dört yıldır yoğunluğu aşabileceğimi, aldığım bu eğitimle bir şeyler yapabileceğime inanıyorum. Özellikle belki önce daha kısa metrajla başlayıp uzun metraj çekmeyi arzuluyorum. Ayrıca bazı alanlarda belgesellere ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.

Daha önceki kısa kurmaca filmlerimde de toplumsal gerçekçilik merkezinde filmler tercih etmiştim. Eğer uzun metraj çekersem de yine gerçek yaşanmış öykülerden bu bakış açısıyla filmler çekmeyi düşünüyorum. Tabi burada yönetmenlik yapma, senaryo yazma gibi çok iddialı konular da çok zamana ihtiyacım olabilir ama yapımcı olarak yine bahsettiğim iki alanda da konuya kenarından bir yerinden dâhil olarak da katkı sağlamak ve o hazzı almak isterim.

Öğretim hayatınızda size güzel anılar bırakan ve verimli olan derslerinizi somut biçimde anlatabilir misiniz?

Her bir dersin ayrı bir anısı kaldı bende. Çünkü gerçekten o dersleri hakkını vererek almaya çalıştım. Ama mesela televizyon programcılığı, duygusal okuryazarlık dersi, görme biçimleri dersi, bitirme projeleri, Türk sineması dersi benim için çok farklı bir anıları olan dersler oldu. 

İletişim Fakültesini ve bölümünüzü seçecek öğrencilere 3 konuda öneride bulunsanız, neler söylemek istersiniz?

Üniversitemiz ve iletişim fakültesi ile ilgili bölümlere ilgi duyan arkadaşlarla şunu söyleyebilirim, Üniversite sadece ilgili alanda bilgi kazandıran eğitim öğretim veren yerler değildir

Kampüs yaşamıyla sosyal imkânlarıyla bilginin ötesinde kazanımlar işte bunlar Maltepe Üniversitesi’nde mevcuttur. Ancak asıl mesele öğrencinin bu ortam ve olanaklardan ne kadar faydalandığıdır. Ben elimden geldiğince kütüphane başta olmak üzere öğrenci kulüpleri ve diğer aktivitelerden istifade ettim,

İkincisi; üniversite nihayetinde yol gösterici ufuk açıcı yeni bakış acıları kazandıran yerlerdir, gerisi tamamen öğrenciye bağlıdır.

Bu bölümü tercih edecek arkadaşlar sadece diploma almak için değil yukarıda ifade ettiğim hususlarda da kendilerini geliştirmeye çalışmalıdırlar. Okula zevkle istekle gelmelidirler. Üniversite yıllarının çok hızlı geçeceğinin bilinciyle her bir günün hakkını vermelidirler ki; gelecekte hayat boyu bunun meyvelerini yiyebilsinler.

Dersi derste öğrenmek dersteki pratiklere olabildiğince katılmak, her dersi önemsemek yapabileceğin en iyisini yapmak gayretinde olmak hem okuldaki başarının hem de gelecekteki mesleki çalışmaları açısından çok önemlidir

Son olarak da eğer bazı kaygılar varsa örneğin ben yapamam, ben edemem gibi üniversite hayatı süresince, bunların üzerine gitmek ben yapabilirim bunu dünyada bir kişi başardıysa ben de başarabilirim demelidirler.

Fakülte eğitimin sırasında yaptığınız “Bir Turna Kuşu Yapmak” filminiz ile ödüller aldınız. Filminizde profesyonel ekip yer alırken aynı zamanda İletişim Fakültesi öğrencilerine de çalışma ve set ortamı deneyimi yaşamalarına olanak sağladınız. Süreci anlatabilir misiniz?

Bir Turna Kuşu Yapmak filmi, benim uzman doktoru olarak Gerede‘de yıllar önce yaşadığım gerçek bir olayın anlatımıydı. Benim ilk yazdığım senaryo ve ilk çektiğim kurmaca filmdi. Filmde oyuncuların büyük çoğunluğu profesyonel oyuncular, gerek set ekibi olarak gerek post prodüksiyon işleri olarak profesyonelce yapılmış bir film.

Ancak setteki 35 kişinin on kişisi kendi bölümündeki öğrenci arkadaşlarımdı. Onlarla Gerede‘de -5°’de -8°’de sahneler çektik. Onların da inanıyorum ki ilk set deneyimleriydi, çok güzel anılar oldu. Her biri belki de o sette neye daha fazla ilgisi olduğunu keşfetti. Evet, film benim yaşadığım bir olayı ölümsüzleştirdi, kayıt altına aldı ama diğer taraftan da birçok arkadaşımın set deneyimi ve gelecekteki seçimleri ile ilgili de katkı veren bir çalışma oldu. Bu anlamda ben de ayrı bir yeri var Bir Turna Kuşu Yapmak filmimin. 

Üniversite yıllarınızda sizi en çok etkileyen konuşmacı, etkinlik nedir ve bu süreç neler kattı?

İletişim fakültesi bünyesindeki her bölüm gerçekten güzel kadrolarla eğitim veriyor, değerli hocalarımız var. Okulumuz kampüs olarak doğal güzellikler içerisinde, temiz hava geniş alanlar kütüphanesi ve diğer sosyal donatılarıyla bir öğrencinin ihtiyacı olan hemen her şeye sahip. Radyo sinema televizyon bölümü olarak da birbirinden değerli hocalarımız var. Açıkçası ben burada okuduğum için son derece mutluyum. 

Hem Bölümünüzü derece ile bitirdiniz hem de Maltepe Üniversitesi 2025 dönemi birincisi oldunuz. Üniversite eğitimini akademik ve sosyal anlamda başarıyla tamamlamanız yanında profesyonel çalışma hayatınızla ilgili hayallerinizi paylaşabilir misiniz?

Üçüncü sınıftayken iyi bir senaryo yazıp profesyonel oyuncularla bir film çekmeyi bile göze alacak noktaya geldim. Bunu da başardım. Bir Turna Kuşu Yapmak filmi üç festivalde finale kaldı bir festivalde de jüri ödülü aldı.

Tüm bunlardan da anlaşılıyor ki, severek isteyerek çok çalışmak, disiplinli olmak.  Ben de yapabilirim demek yeterli oluyor.

Bundan sonraki hedefim kurduğum film ajansıyla yapımcı olarak uzun metrajlı belgesel filmler çekmek, gerekirse dizi dikey dizi ya da interaktif film alanlarında sanatsal çalışmalar yapmak. Bazı alanlarda eksikliğini gördüğüm belgeseller çekmek.

Tabii ki bir uzun metrajlı filmin hem yapımcısı hem de yönetmeni olmak isterim. Ben kendimin için biraz daha yönetmenlik tecrübemi artırmam gerekiyor. Bu alanda yüksek lisans yapmayı düşünüyorum.

 Kendi üniversite ve bölüm tercihinizi düşündüğünüzde yeni öğrenci adaylarına neler tavsiye edersiniz?

Üniversite tercihi yapacak arkadaşlarıma eğer fotoğraf, sinema, televizyon gibi sanatsal içeriği yoğun alanlarda meslek sahibi olmak istiyorlarsa radyo, televizyon ve sinema bölümü bunun için çok uygun bir seçenek.

Hatta bu bölümde okurken güzel sanatlarda da bir ilgi duyulan alanda yan dal ya da Çap yapılarak üniversite hayatı bittikten sonra çok geniş bir alanda farklı çalışma seçenekleri bulabilirler.

Son olarak seçilecek üniversite tabii ki önemli ama çok daha önemlisi kişinin üniversite hayatındaki o süreci değerlendirme arzusu isteği ve bilincidir.


Muhabir: Eren DEDEKOÇ