Yönetmen Osman Silahyürekli: ‘Hayallerim Bitmedi, Daha Fazla Film Çekmek İstiyorum’

Yönetmen Osman Silahyürekli, sinema dünyasında geçirdiği yılları ve deneyimlerini, üniversite yıllarından itibaren aldığı eğitimle nasıl harmanladığını anlattı. Setteki zorluklarla başa çıkma becerisinden, kendi yönetmenlik tarzına kadar pek çok konuya değinen Silahyürekli, sinema sektörüne girmek isteyen gençlere de önemli tavsiyelerde bulundu.

Kısaca sizi tanıyabilir miyiz? Çalışma hayatınızdan bahsedebilir misiniz?

13 Ekim 1977 İstanbul doğumluyum. Üniversiteyi bitirdikten sonra çalışma hayatına atıldım. Bu mesleği yapmak istiyorsak: radyo, televizyon ve sinema mesleğinde bulunmak istiyorsak hemen çalışmaya başlamak gerektiğine inanıyorum. Daha erken başlamak büyük bir avantaj. Bir adım önde oluyorsunuz ve okurken çalışmak bu meslekte bence gerekli. Zaten bu işi yapacaksanız hep sette olmalısınız veya bir televizyon kanalında olmalısınız. Yapımcılık yapacaksanız bir yapımcının yanında olmalısınız. Kameraman olacaksanız kameramanın yanında olmalısınız. Kamera ile iç içe olmalısınız. Her şeyi bilmelisiniz. O yüzden çalışma hayatı bence okul döneminde ve okuldan sonra hemen devam etmeli. Bu mesleğe gönül veren arkadaşlar için böyle olmalıdır.

İletişim Fakültesinde aldığınız eğitimizin, sinema / yönetmenlik kariyerinize nasıl katkı sağladığını düşünüyorsunuz?

Maltepe Üniversitesi’nin benim için çok önemli bir yeri var. Benim dönemimde çok değerli hocalarımızdan dersler aldık. Bu öğretmenler sinema, televizyon ve dizi sektöründe iç içelerdi. Bize çok büyük katkı sağladılar. Maltepe Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema bölümü benim için çok değerli. Ben 1997 yılı girişliyim, ilk mezunlarındanım. O dönem hiçbir üniversitede televizyon kanalı yokken bizim üniversitemizde televizyon kanalı ve radyo kanalı vardı. Kameramız ve ışığımız vardı. İstediğimiz zaman kameralarımızı alıp ışıklarımızı alıp film çekebiliyorduk. İç içeydik. Kurgu setlerimiz vardı. Hakan Aytekin çok değerli bir hoca, bize tüm bildiklerini aktarıyordu. Kurguyu, çekim tarafını bize aktarıyordu. Ben üniversiteden çıktığımda gerçekten bir yönetmen olmuştum. Bilgi birikimim çok fazlaydı. O yüzden arkadaşlara tavsiyem okulda olan tüm öğretmenlerine dört kolla sarılmaları. Dediğim gibi sektör bazında bize her şeyi öğrettiler. Çekim teknikleri, yapılması gereken şeyler, zorluklarla nasıl başa çıkacağımızı hepsini öğrettiler. Maltepe Üniversitesi benim için çok büyük bir şans.

Yönetmenlik hem ekip organizasyonu hem de çekim takvimi açısından yönetimi zorluklarla dolu olmalı. Yönetmenlik kariyerinizde karşılaştığınız setteki zorluklar nelerdir, örneklerle anlatabilir misiniz?

Yönetmenlik kariyerinde yönetmen olduğunuz zaman her şeyi bilmeniz gerekiyor. Işığı, kamerayı, senaryoyu, senaryonun nereden nereye gitmesi gerektiğini analiz edip matematiksel hesabını yapmanız gerekiyor. Günlük harcamalarınızı bile ona göre ayarlamanız gerekiyor. Oyunculuğu çok iyi bilmeniz gerekiyor. Yönetmen dediğinizde sadece monitörün başına oturup bunu buradan çekelim demek yerine bir filmin nereye gitmesi gerektiğini o duyguyu seyirciye nasıl geçirmeniz gerektiğini anlamanız ve yapmanız gerekiyor. Örneğin bir korku filminde karanlık olması gereken bir ışıkta tamamen aydınlık bir ışık kullanamazsınız. Duygusal anlamda çektiğiniz bir filmde o duyguyu seyirciye nasıl geçirmeniz gerektiğini anlatan unsurlar yerleştirmeniz önemli. Oyuncuyla da olabilir, yapmış olduğunuz bir romantik görüntü açısıyla da olabilir. Kurguyu ve planlamayı da çok iyi bilmeniz gerekiyor. Yönetmenlik de şu da var; sizin elinize yapımcı bir senaryo veriyor ve 10 günde bitirmenizi istiyor. 11. güne sarktığında maddi anlamda da iş külfeti size kalmış oluyor. O yüzden çok iyi planlı, programlı ve aksatmadan ilerlemek gerekir ki maddi anlamda da yapımcıyı zarara uğratmamak gerekiyor. İşin içine bir sürü matematiksel hesaplar giriyor. O yüzden yönetmen aslında tam donanımlı, her şeyi bilen ve bilmek zorunda olan kişi olduğuna inanıyorum. Dediğim gibi insanların düşünmediği adımları sizin düşünmeniz gerekiyor. Yanında çalıştığınız ekibin 5 adım ötesini onlar için de düşünmeniz gerekiyor. Sette aksaklığın olmaması gerekiyor. Ufacık bir aksaklık sizi 5-6 saat veya 1-2 gün geriye itebiliyor. Mekân bakımından sıkıntılı bir duruma düştüğünüz zamanda olabilir veya oyuncunun sete gelmemesi gibi bir durumdan kaynaklı olabilir. Bu yüzden her şeyi çok iyi planlayıp düşünmeniz lazım. Dediğim gibi kamera arkasında kameranın gerçekten neler yapabildiğini, hangi objektiflerin kullanılması gerektiğini de bilmeniz lazım. Işığı da bilmeniz gerekir ki ışıkçıya hangi ışığı istediğinizi söyleyebilmelisiniz. Bunlar senaryoya etki eden şeyler. Çektiğiniz planları kurgu da bağlayamazsanız, hiçbir işe yaramaz. O yüzden kurgu da ve montaj da çok iyi bağlamanız gerekir. O duyguyu, o hissiyatı seyirciye aktarabilirsiniz.

Osman Silahyürekli’nin yönetmenlikteki/yapımcılıktaki tarzı nedir? Yönetmenliğini yaptığınız filmlere baktığımızda hangi özellikler vardır, örnek vererek anlatabilir misiniz?

Kendi hissiyatının, duygusunun, düşüncesinin senaryoya aktarması. Türkiye’de bu biraz zor olabiliyor. Yapımcı bazen sizin düşünce ve isteklerinize karşı gelebiliyor. Bir yönetmen kendince doğru olduğu şeyi diretmeli. Nasıl ki güzel olduğunda güzel olan her şeyi başkaları üstlenirse size de azıcık bir pay kalırsa kötü olduğunda da her şeyi size yıkabiliyorlar. Bence dirayetli ve dik durup istediğinizi, istediğiniz şekilde alabilmek için kendi tarzınızı oluşturmanız lazım. Bu tarz da senaryoya göre değişir. Komedi filmlerinde ki espri kaliteniz nasılsa insanların anlayabileceği şekilde anlatabilmek önemlidir. Ya da bir aksiyon filmi çekiyorsanız ekip ve ekipmanlarınız çok önemlidir. Olmasa da yönetmen bunu bir şekilde bulup istediğini yapabilmeli ve yaptırmalıdır. Kendi dilini oluşturmalıdır. Ben kendi dilimi oluşturabildim mi? Evet. Benim bir fotoğrafta da, planlarda da bir çekim tarzım, çekim açım, planlarım vardı. Genelde de onları kullanmaya çalışırım. Hatta beni çok yakından tanıyan arkadaşlarım benim çektiğim fotoğraflarda adım yazmasa bile bu fotoğrafı Osman çekmiş diyebiliyorlar.

Yönetmenlik yaptığınız filmleri göz önüne aldığınızda, Osman Silahyürekli’nin hangi filmleri kendisi için özeldir, Niçin? The Bağcılar filmi için değerlendirme yapabilir misiniz?

Yaptığım her iş benim için çok özel ve çok önemli. Çünkü yaptığım her işte ben onları çocuğum gibi görüyorum. Hiç var olmayan bir şeyin ortaya çıkmasını bir çocuğun doğması gibi görüyorum. O yüzden o iş benim için en çok önemli olarak diyemiyorum. Benim için her iş çok önemli. Yaptığım ilk iş, ilk tecrübemle yaptığım okuldan çıktıktan sonra çekmiş olduğum filmde benim için çok önemli. Okulda çektiğim bitirme projem de benim için çok önemli. Yaptığım en son ‘The Bağcılar’ sinema filmi de benim için çok önemli. Tabi sinema filmimin çıkması, sinema tarihinde var oluş sebebim ‘The Bağcılar’ o yüzden bu filmimin yeri bende biraz daha ayrı.

Yönetmen olmak için hangi özelliklere sahip olmak gerekir? Kendi kişisel deneyimlerinizden hareketle paylaşabilir misiniz?

Yönetmen olmak için öncelikle sabır, sabır, sabır.. Sabır çok önemli. Çok soğukkanlı olmak gerekir, sakin olmak gerekir. Aynı zamanda çok iyi analiz edebilmek, bu yeteneğe sahip olmak gerekmektedir. Doğru kararlar verebilmek çok önemlidir. Yönetmenlikte bu unsurlar çok önemli bir rol oynar.

Sizin kişisel özellikleriniz ile yönetmende olması gereken özellikler arasındaki ortak noktaları örneklerle anlatabilir misiniz?

Aslında yönetmenlikte kişisel özellikler arasında iş biraz zaman geçtikçe ve yönetmenlikte eskidikçe yönetmenlik sizin kişiliğinize de biraz yansıyor. Sakin olmayı ve panik yapmamayı öğretiyor. Hızlı düşünmeyi sağlıyor. Biraz zamanla oturan bir şey. Kişisel olarak her şeyin çok çabuk bitmesini isterken bir film çekerken bunu yapamıyorsunuz. Daha sabırlı çekiyorsunuz. Bazen hayal ettiğiniz, güzel diye düşündüğünüz şey ekrana çok kötü yansıyabiliyor. O yüzden film çekerken hızlı düşünüp hemen nasıl değiştirebilirim diye planlıyorsunuz. Ya da elinizde imkânlar o anda olmuyor, o sahneyi çekmek zorundayım, bunu nasıl yapabilirim diyorsunuz. Hızlı düşünme yeteneğimi çok fazla geliştirdi. Aceleci olmama yeteneğimi çok fazla geliştirdi. Kendi kişiliğimde biraz aceleciydim, onu törpüledim. Hayatıma da yansıdı. Acele etmemeyi öğrendim. Bir yandan hızlı olmayı da öğrendim. Yönetmenlik yaparken hem hızlı olacaksınız hem de aceleci ve hızlı kararlar almayacaksınız. Hızlı düşüneceksiniz, olması gerektiği gibi düşüneceksiniz ama hızlı hareket edip hatalı bir iş yapmayacaksınız.

Öğrencilik yıllarınızda yapmayı hayal ettiğiniz meslek yine kamera arkasında olmak mıydı? Hayallerinize ulaşmak için neler yaptınız?

Her zaman kamera arkasında olmak, yönetmen olmak istedim. Hayallerim bitmedi, daha fazla film çekmek istiyorum ve sinemanın içinde olmak istiyorum. Benim nefes aldığım yer set. Sette kendimi çok daha fazla enerjik ve heyecanlı hissediyorum. Set bana güçlü ve mutlu hissettiriyor. Çekim yapmadığım zamanlarda demoralize olabiliyorum. O yüzden çok daha fazla işler yapıp üretmek ve ses getirebilmek istiyorum. Ülke ve dünya çapında ses getirmek istiyorum. Gerçekten büyük şeyler düşünüyorum fakat bu biraz da etrafınızdaki insanlarla da alakalı bir durum. Size destek olabilecek insanlar, yapımcılarınız ve lobinizin de güçlü olabilmesi gerekiyor. Bir dizi çekmek için de öncelikle bir yapımcının size inanıp güvenebilmesi ve en ön ayak olması gerekiyor. Hayallerim bitmiş değil, onları da yerine getireceğim.

Üniversite yıllarınıza geri dönseniz, en çok aklınızda kalan güzel, neşeli, eğlenceli anılarınızdan bizimle paylaşabileceğiniz neler olabilir?

Öğrencilik yıllarımda en keyif aldığım anlar ders dışında öğretmenlerimle sohbet etmekti. Hem sektörel anlamda onlarla konuşmaktan büyük keyif alıyordum hem de onların sektörde yaşadıkları deneyimleri anlatmaları hoşuma gidiyordu. Bu da aslında bize tecrübe oluyordu ve nelerle karşılaşabileceğimizi gösteriyordu. Başta Hakan Aytekin ve Mustafa Kara olmak üzere tüm hocalarıma teşekkür ediyorum. Sektöre bir nevi ders vererek değil, sektörde yaşadıkları hikâyeleri anlatarak da beni sektöre hazırladıklarını düşünüyorum. Hocalarımla sohbet etmek, bir arada olmak çok keyifliydi.

Sinema sektöründe çalışmak isteyen, yönetmenlik yapmak isteyen gençlere ne gibi bir tavsiye de bulunursunuz? Neler yapmalı, hangi özelliklerini geliştirmesini önerirsiniz?

Sinema sektöründe çalışmak isteyen arkadaşlarım bence 1.sınıftan itibaren bir ajansa, yapım şirketine girip hem okulda ve hem iş hayatında bulunmaları gerekiyor. Sektör çok büyük gibi görünse de aslında çok küçük. Bu sektörde var olabilmeniz için sürekli olarak insanlarla tanışmanız lazım. Aynı zamanda çalışmanız lazım. Çalışarak da tecrübe edinmeniz lazım, her konu da tecrübe edinmeniz gerekiyor. Yapımcılık yapacaksanız prodüksiyon ile çalışmalısınız. Kamera arkasında çalışacaksanız kameraman ile çalışmanız lazım. Işıkçıyla çalışmanız lazım. Yönetmen olmak istiyorsanız veya yapımcı olmak istiyorsanız hepsine hâkim olmanız gerekiyor. Bu işlerin satın alma ayağı da var. Kamera kiralama, organizasyonları planlama, çekim günlerini, saatlerini, dakikalarını, oyuncu koordinasyonları sağlamak çok önemli. Bu işte gerçekten bir yerlere gelebilmek istiyorsanız. 1.sınıftan itibaren çalışmaya başlarsanız çok daha kolay bir şekilde iyi yerlere gelebilirsiniz.