“Sivil Toplumda Çalışmak Bence Tatmin Duygusu Çok Yüksek Bir Şey”

Pikan Ajans Kurucu Ortağı Pınar İlkiz ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

Eda: Öncelikle hoş geldiniz. Tekrardan teşekkür ederiz katıldığınız için. Çok güzel ve

keyifli ve önemli bir konuşmaydı gerçekten.

Pınar İlkiz: Teşekkürler.

Eda: İlk sorum şu şekilde olacak. Birçok iletişim öğrencisi mezun olduğunda reklam

ajansları, şirketler, kurumsal alan gibi yerlerde çalışmak istiyor. Kariyer geçmişinize

baktığımda sizin daha çok sivil toplum kuruluşları ve örgütleriyle çalıştığınızı gördüm.

Bunu tercih etmenizdeki ana sebep nedir? Mezun olacak öğrencilere konu hakkında bir

yol göstermek ister misiniz?

Pınar İlkiz: Son yıllarda üniversitelerde daha fazla sivil toplumda gönüllülük

görüyorum. Ama benim sivil toplumda çalışmam 2011 yılıydı. 2011’de Uluslararası

Havva Örgütü Türkiye Şubesi’nde çalışmaya başladım. Onun öncesinde ben de özel

sektörde çalışmıştım. Fakat sivil toplum, bir kere önce şunu söyleyeyim, sivil toplumun

parlak zekaya çok ihtiyacı var. Yani orada da çok parlak zekalı insanlar var. Ama asıl

iletişim fakültelerinden, görsel iletişim alanında çalışan insanların oraya gelmesi çok

çok daha önemli. Çünkü sivil toplumun yaptığı işlerin çok daha fazla insana ulaşması

gerekiyor. Ve bu oradaki iyi niyetli insanların çabasıyla değil, gerçekten profesyonellerin

bu alana geçmesiyle olacak bir şey. Dolayısıyla, evet günün sonunda bir ürün

satmıyorsunuz. Ve pazarlama konusunda böyle bir ayağınıza taş bağlanmış gibi

hissedebilirsiniz. Ama bence burada daha önemli olan ve hatta daha da güzel olan

aslında bir değeri, önemli olan bir mevzuyu daha fazla insana anlatabilme kasını

geliştirmek. Dolayısıyla o zamanki aklım olsaydı doğrudan sivil toplumla çalışır mıydım

bilmiyorum. Ama şunu biliyorum ki eninde sonunda sivil topluma geçerdim ve orada

çalışırdım. Dolayısıyla üniversite öğrencilerinin öğrencilik dönemlerinde gidip gönüllü

olarak tecrübe edebilecekleri bir şey, amiyane tabiriyle tadına bakabilecekleri bir şey

ama uzun vadede sivil toplumda çalışmak bence tatmin duygusu çok yüksek bir şey.

Eda: Anladım. Teşekkür ederim. Diğer sorum ise gelişen ve değişen dünyada yeni iş

kurmak her zaman riskli olmuştur. Ama risk almadan da bir şeyleri başarıp iyi yerlere

gelmek artık çok zor. Pikan Ajans’ı kurarken sektöründe tutunabileceğine dair oranı

sizce kaçtı ve bunu göze almanızdaki ana sebep neydi? Yani kısacası Pikan Ajans

neden var olmalıydı?

Pınar İlkiz: Aslında Pikan bir ihtiyaçtan doğdu. Biz AF örgütünde çalıştığımız dönemde

ajanslarla çalışmaya ihtiyacımız vardı. Bizi çok iyi anlayan ajanslar da vardı ama çok

azlardı. Ama onun ötesinde aynı dili konuşmadığımız, aynı yere bakmadığımız, ortada

bir ürün pazarlama olmadığına ikna edemediğimiz çok fazla ajans olmuştu. Ve bir

noktadan sonra bizdeki hissiyat şuydu. Yani bizim uluslararası bir sivil toplum kuruluşu

olarak bu eziyetleri çektiğimizi görme anımız bizim için şunun da kapısını açtı. Buna

çok fazla sivil toplum kuruluşunun da ihtiyacı vardır dedik. Ben AF örgütünden ayrıldım.

Ortağım o zaman o da AF örgütünde çalışıyordu. O da ayrıldı ve biz Pikan’ı

kurduğumuz zaman nereye konumlanacağımızı çok bilemedik. Çünkü bizden bir tane

daha yokmuş. Bir tane daha olsaydı belki kendimizi çok daha rahat anlatırdık diye

düşündük. Fakat yıllar içinde benzer yapılar kuruldu, kapandı, evrildi, başka şeye

dönüştü. Biz kaldık. Bizim çünkü hep söylediğimiz bir şey vardı; Bizim uzmanlığımız

sivil toplum ve biz burada kalmak istiyoruz diye. Ama tabii ki ilk kurulduğumuz

dönemde kurulurken daha doğrusu hani dernek mi olsak, vakıf mı olsak vesaire gibi

şeyleri de düşündük. Sonra şunu biliyorduk yani sivil toplum, karşısında bir ajansı

görmek istiyor. O yüzden ajans formatında kurulduk. Ama klasik bir ajans değiliz. Yani

işte böyle müşteri temsilcileri, grup headler vesaireler bizde yok. Biz daha çok bir sivil

toplum kuruluşunun o binada çalışmayan, dışarıda ek binasında çalışan bir yapısı gibi

çalışıyoruz. Dolayısıyla bizim ihtiyaçtan kurulmamız sivil toplumun ihtiyacı olduğu

sürece de aslında var olmamız anlamına geliyor.

Eda: Anladım. Çok teşekkür ederim tekrardan cevapladığınız için.

Pınar İlkiz: Ben teşekkür ederim.

Muhabir: Eda TİRELİ